İkramın İzharı Caiz Midir ?
…nimet ise, şükür niyetiyle ilân etmek, bir tahdis-i nimettir.
وَ اَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْâyeti(*) izharına emreder.
Şualar 749
İkramın izharı ise, bir tahdis-i nimettir.
Mektubat 32
İkram-ı İlahî ise, izharı bir şükr-ü manevîdir.
Mektubat 370
İkram ise, izharı bir şükürdür, caizdir, hem makbuldür.
Şualar 680
İkramı izhar etmekte şöyle ince bir ölçü vardır ki, o da had-i vasat olan sırat-ı mustakimdir. Şöyle ifade edilir;
İ’lem Eyyühel-Aziz! Cenab-ı Hakk’ın verdiği nimetleri söyleyip ilân ve tahdis-i nimet etmek, bazan gurura ve kibre incirar eder. Tevazu kasdıyla da o nimetleri ketmetmek iyi değildir. Binaenaleyh ifrat ve tefritten kurtulmak için istikamet mizanına müracaat edilmeli. Şöyle ki:
Her bir nimetin iki vechi vardır. Bir vechi insana aittir ki insanı tezyin eder, medar-ı lezzeti olur. Halk içinde temayüze sebeb olur. Mûcib-i fahr olur, sarhoş olur. Mâlik-i Hakikî’yi unutur. En-nihayet kibir ve gurur kuyusuna düşürtür.
İkinci vechi ise, in’am edene bakar ki, keremini izhar, derece-i rahmetini ilân, in’amını ifşa, esmasına şehadet eder. Binaenaleyh tevazu, ancak birinci vecihle tevazu olabilir. Ve illâ küfranı tazammun etmiş olur. Tahdis-i nimet dahi, ikinci vecihle manevî bir şükür olmakla memduh olur. Yoksa kibir ve gururu tazammun ettiğinden mezmumdur. Tevazu ile tahdis-i nimet şöylece bir içtimaları var:
Bir adam hediye olarak bir palto birisine veriyor. Paltoyu giyen adama başka bir adam “Ne kadar güzel oldun.” dediğine karşı “Güzellik paltonundur.” dediği zaman, tevazu ile tahdis-i nimeti cem’etmiş olur.
Mesnevi-i Nuriye 226
(*)Ve Rabbinin ni’metini minnet ve şükranla an. (Sûre-i Duhâ, 93:11)