Mesleğimiz

Mesleğimiz

Mesleğimiz terk-i enâniyet ve uhuvvet dir. 13.Ş: 343

Mesleğimiz şükürdür. Ve her şey’de bir vech-i rahmeti, bir cihet-i ni’meti görmektir. O. L: 672

Mesleğimiz halîliye dir. 21. L: 162

Mesleğimiz cadde-i kübrâ-yı Kur’âniyye dir. 21. L: 163

Mesleğimiz terk-i enâniyet ve uhuvvet dir. 13.Ş: 343

Mesleğimiz şükürdür. Ve her şey’de bir vech-i rahmeti, bir cihet-i ni’meti görmektir. O. L: 672

Mesleğimiz halîliye dir. 21. L: 162

Mesleğimiz cadde-i kübrâ-yı Kur’âniyye dir. 21. L: 163

Mesleğimiz tarîkat olmayıp, belki hakîkattır. 21. L: 163

Mesleğimiz hakîkat veuhuvvettir. 21. L: 165

Mesleğimiz uhuvvettir. Uhuvvetteki makâm geniştir. 21. L: 166

Mesleğimiz tecâvüz değil, tedafü’dür, hem tahrib değil tâmirdir, hem hâkim değiliz, mah-kûmuz. Bize tecâvüz eden hadsizdirler. K: 77

Mesleğimiz müsbet hareket etmektir. K: 242

Mesleğimiz sırr-ı ihlâsa dayanıp, hakâik-i îmâniye olduğu için; hayât-ı dünyaya, hayât-ı ictimâîyeye mecbûr olmadan karışmamak tır. K: 246

Mesleğimiz rekâbet ve tarafgirliğe ve mübârezeye sevkeden hâlâttan tecerrüd etmektir. K: 246

Mesleğimiz müsbet harekettir. Menfî tarzda hücûma hâlimiz müsâit değildir. Gm. 2; 385

Mesleğimiz tarîkat değil, îmânın hakîkatlarıdır. Em.2: 193

Mesleğimiz a’zamî ihlâstır; değil benlik, enâniyet, dünya saltanatı da verilse, bâki bir mes’ele-i îmâniyeyi o saltanata tercih etmek a’zamî ihlâsın iktizâsıdır. Em.2: 246

Mesleğimiz uhuvvettir, kardeş kardeşe peder olamaz, mürşîd vaz’iyetini takınamaz. E: 15

Mesleğimiz ahlâk-ı Ahmediyye (A.S.M.) ile tahallûk ve Sünnet-i Peygamberîyi ihyâ etmektir. D: 56

Mesleğimizde benlik, enâniyet, şân ü şeref perdesi altında makâm sâhibi olmak öldürücü zehir gibi dir. K: 146

Mesleğimizde ihlâs-ı tâmmeden sonra en büyük esâs, sebât ve metânettir. K: 248

Mesleğimizde hizmet vardır. Baba himmet, oğlum hizmet dediğigibi. Gm. 2; 78

Mesleğimizde kuvvet var. Fakat bu kuvvet, âsâyişi muhâfaza etmek içindir. Em.2: 241

Mesleğimizde enâniyet olmadığı için bir mum hükmüne geçmeyen şahsiyetimi, Kur’ân’ın hakîkat güneşinden feyiz alan Risâle-i Nûr’un şahs-ı ma’-nevîsinin kameri bağlanmaz ve tâbi’ edilmez. O çürük fâni şahsiyetim, o bâki yüksek ağır hakîkatı kaldırmaz. O çürük şahsiyete gelen ârızâlarla o kamer hüsûf olamaz. (Bediüzzaman) G.M.3: 2

Risâle-i Nûrun Mesleği hillettir. Em.2: 188

Risâle-i Nûrun Mesleği zihinlerde bir iz bırakmamak için, sâir ulemâya muhâlif olarak, muârızların şübhelerini zikretmeden öyle bir cevâb verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz. İ: 6

Risâle-i Nûrun Mesleği nezihâne ve nâzikâne ve kavl-i leyyindir. 23. L: 176

Risâle-i Nûrun Mesleği sâir tarîkatlar, meslekler gibi mağlûb olmayarak belki galebe ederek pek çok muannidleri îmâna getirmesi pek çok hâdisâtın şehâdetiyle, bu asırda bir mû’cize-i ma’neviye-i Kur’âniyye olduğunu isbât eder. E: 63

Risâle-i Nûrun Mesleği tarîkat değil, hakîkattır; sahâbe mesleğinin bir cilvesidir. E: 67

Risâle-i Nûrun Mesleği hakîkat ve sünnet-i seniyye ve ferâize dikkat ve büyük günahlardan çekinmek dir. E: 241

Risâle-i Nûrun Mesleği tarîkata ikinci, üçüncü derecede bakar. E: 241

Risâle-i Nûrun Mesleği bu zamandaki hayat şartlarına, insanların ahvâl-i rûhiyelerine göre en selâmetli, en kısa ve umûmî bir cadde-i Kur’ândır. T: 28

Risâle-i Nûrun Mesleği vazîfesini yapar, Cenâb-ı Hakk’ın vazîfesine karışmaz. K: 259

Risâle-i Nûrun Mesleği serâpa ilim ve tefekkür üzerine gitmektedir. T: 28

Risâle-i Nûrun Mümtâz Mesleği; ehl-i bid’a ile değil fiilen, belki fikren ve zihnen dahi meşgûl olmağa müsâade etmez. K:251

Risâle-i Nûrun Mesleğinde hubb-u Âl-i Beyt esâstır, elbette hakîkî Alevîler kemâl-i iştiyâkla o dâireye girmeleri gerektir. E: 242

Risâle-i Nûrun Meslek-i Esâsı; ihlâs-ı tam ve terk-i enâniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefîhânede elîm elemleri göstermek dir. 13.Ş: 302

Risâle-i Nûrun Meslek-i Esâsı; îmânın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medâr olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakîkatları ders vermekdir. 13.Ş: 302

Meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedâkâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmerd kardeş olmak iktizâ eder. Bu hılletin üss-ül esası, samimî ihlâstır. Samimî ihlâsı kıran adam, bu hılletin gayet yüksek kulesinin başından sukut eder. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimâli var. Ortada tutunacak yer bulamaz. 21. L: 162

Risâle-i Nûrun Meşrebi müştâkâne şefkattir ve re’fetkârâne muhabbettir. 8. Ş: 734

Risâle-i Nûrun Meşrebi izhâr-ı hâcet etmemek ve ehl-i dünyanın cemâatlerindeki o sû’-i istimâl edilen iâneler toplamak gibi, başkaların malî yardımlarını istememek ve dünya menfaâtı için mukaddesâtı âlet edenlerin nazarlarında ihlâs zararına “ver” dememek, belki istemeden verilse ve kabûlü ricâ edilmek şartıyla alınmaktır. Yoksa bu kadar rakîbler karşısında, nûrların hâlis ve sâfi mesleğini muhâfazası müşkil olur. G.M.2: 164

Meslekler, Mezhebler ne kadar bâtıl da olsalar, içinde ukde-i hayâtiyesi hükmünde bir hak, bir hakîkat bulunur. Eğer âsârına ve neticelerine hükmeden hak ve hakîkat ise ve menfi cihetleri müsbet cihetlerine mağlûb ise, o meslek haktır.Eğer içindeki hak ve hakîkat neticelere hükmedemiyor ve menfi ciheti müsbet cihetine galebe ediyorsa, o meslek bâtıldır. Onun ehli, ehl-i bid’a ve dalâlet olur. O.M: 465

ص

Bir yanıt yazın