Risale-i Nur’un Beş Devresi
Dördüncü Âyetin
وَمَا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ
cümlesi makam-ı cifrîsiyle ve baştaki âyetin işaretleri karinesiyle, risalet ve nübüvvetin her asırda veraset noktasında naibleri, vekilleri bulunmak kaidesiyle, bir mana-yı remzî cihetinde vazife-i irsiyeti yapan Risale-i Nur’u efradı içine hususî bir iltifatla dâhil edip lisan-ı Kur’an olan Arabî olmayarak Türkçe olmasını takdir ediyor. Evet bunun makamı رَسُولٍ deki tenvin “nun” sayılmak ve şeddeli “lâm” iki sayılsa ve şeddeli “ye” bir sayılsa bin üçyüz ellisekiz (1358), her ikisi birer sayılsa bin üçyüz yirmisekiz (1328); şeddeliler iki sayılsa, tenvin sayılmazsa, bin üçyüz onsekiz (1318); hem tenvin hem şeddeliler sayılsa bin üçyüz altmışsekiz (1368) ederek Risale-i Nur’un beş devresine ve beş vaziyetine remzen ve imaen bakar.
Şualar 725p son
Paragrafta geçen tarihlerin miladi karşılığı şöyle oluyor ki;
1358-1939, 1328-1910, 1318-1900, 1368-1949, geri kalan devre ise 1949 ve sonrası olmuş olur.
birinci devre 1900-1910,
ikinci devre 1910-1939 ,
üçüncü devre 1939-1949 ,
dördüncü devre 1949-1960 ; aynı zamanda Üstad Hazretlerinin vefat tarihidir.
Bundan sonraki tarihler ise Risale-i Nurların Beşinci Devresi oluyor. Bu devreler arasında muhtelif hizmetler ve olaylar vuku bulmuştur.Beş devre ve beş vaziyet ise bakış açısına göre bir cihette beş ayrı devre, diğer cihette bu devrelerde beş ayrı vaziyete girilmiş oluyor.
TEBLİĞİN BEŞ DEVRESİ:
Davet`in beş devresi olup birinci devresi: Nübüvvet devresidir.
Davetin ikinci devresi: En yakın hısım ve akrabayı, Ahiret azabıyla korkutup uyarma devresidir.
Davetin üçüncü devresi: Kendi kavmini, Ahiret azabiyle korkutup uyarma devresidir.
Davetin dördüncü devresi: Kendilerine, daha önce Ahiret azabıyla korkutup uyarma devresidir.
Davetin beşinci devresi ise: Zamanın sonuna kadar, bütün Cinlerden ve insanlardan, kendilerine davet erişebilecek olanları, ahiret azabıyla korkutup uyarma devresidir.